Çocuklar, “Büyük bir çocuk olunca ben, şunları, şunları, şunları yapacağım.” derler. Sonra büyük çocuk olduklarında, “Büyüyüp, adam olduğumda…” diyerek başlarlar ileride yapacaklarını sıralamaya.
Büyüyüp, adam olduklarında, bu kez “Hele bir evleneyim…” derler ve yaşamlarında yapmak istediklerini bu girişten sonra saymaya başlarlar.
Daha sonraki yıllarda ise tümcenin başlangıcı, “Emekli olayım, ondan sonra…” şeklini alır.
Emekli olduklarında arkalarına dönüp, adım adım yürüyerek geçtikleri yollara baktıklarında ise, bu kez soğuk bir rüzgarın her şeyi silip süpürdüğünü görürler.
İşte ancak o zaman bir gerçeğin ayırdına varırlar: Yaşam, yaşanmakta olan her ânın dokusundadır. Ve ona ilerideki bir noktadan geri dönüp bakıldığında ise, her şey için artık çok geçtir…
Olayları kendi akışına bırakmak, bize her şeye hemen müdahale etmeme alışkanlığı kazandırır. Böylece sorunlara hemen karışıp belki de hiç istemediğimiz bir duruma düşmektense, bir adım geride durup neler alacağını izleyebilirsiniz.