Soğuk bir çayı yudumlarken, gözlerin duvardaki bir noktaya anlamsızca bakıyorsa.. Gündüzleri rüya görmeye başlamışsan ve bunları geceleri gerçek sanıyorsan.. Burnunda mis gibi vanilya kokusu varken, miğde bulantısından ölüyorsan.. Yerli yersiz dilin tutuluyor, bazende anlamsız konuştuğun hissine kapılıyorsan.. Hayatına yön verme çabası içindeyken, pusulan hep yoldan çıkarıyorsa seni.. Bir yabancıya bakarken heyecanlanıp, tanıdık simaları artık umursamıyorsan..
Ölmeden önce yapmak istediklerin, kilitlenmişse tozlu bir sandığa sıkı sıkıya.. Hayatın her gün anlam yitirmesi, boğuyorsa seni günden güne.. Aldığın her nefeste bir tatminsizlik, attığın her adımda bir boşluk hissi varsa.. Kulakların daima uğultularla dolu ve gözlerin karanlıkta bir yabancıyı arıyorsa.. Sıkılmışsan, insanlara darılmışsan, hem herkese yüreğini açmayı isteyip, hemde her gördüğünden kaçmak istiyorsan.. Sabahları ağzında acı bir tatla uyanıyor, gün boyu ne yaptığını bilmiyorsan.. Sonsuz bir uçurumdan düştüğün fikri peşini bırakmıyorsa, AŞK’a susamışsındır…