Hayatımız boyunca çeşitli korkulara sahip bir şekilde büyüyoruz. Hayvan korkusu, karanlık korkusu, kapalı alan korkusu vb. Aslında korkulara sahip oldukça hayatı da bir nevi kısıtlı olarak yaşıyoruz. Yükseklik korkusu olan birini düşünün; bu kişinin paraşütle atlayamaması, uçakla özgürce seyahat edememesi, bir dağın tepesine çıkıp dünyayı selamlayamaması ne kadar korkunç değil mi? Hepimizin korkuları var ve bu korkuları yenmek bizim elimizde.
Birkaç sene öncesine kadar köpeklerden korkan biriydim. Uzaktan gelen bir havlayış bile beni tedirgin etmeye yetiyordu. Ta ki komşumuz köpek alana kadar… Odamın penceresi onun bulunduğu balkonu görüyordu. Günlerce yanına yaklaşmaya cesaret edemediğim için uzaktan sevmekle yetindim onu. Sonra ani bir cesaretle korkumu yenmeye karar verdim. O kadar tatlı, küçücük bir köpekti ki sevmemek elde değildi doğrusu. İlk dokunduğumda ya ısırırsa korkusu vardı ama hiçbir şekilde zarar vermedi. Hatta elimden yemek yedi, su içti. Büyümesine tanık olmak benim için büyük bir mutluluktu.
Şimdi bu korkuyu yenmek sana ne kattı diye düşünüyorsanız cevabım yalnızca iki kelime: “Cesaret ve Sevgi”. Korkularımı yendikçe edindiğim cesaret sayesinde özgüvenimin arttığını gördüm. Ayrıca Tarçın bana inanılmaz bir hayvan sevgisi aşıladı. Artık sokakta, okulda karşılaştığım her hayvanı doyasıya sevebiliyorum. Hayvanları sevdikçe stresten uzaklaştığımı da fark ettim. Korkularınızı yendikçe size katılan pozitif özellikleri fark edeceksiniz.
Siz yeter ki bir işi başarabileceğinize inanın. İnanmak başarmanın yarısıdır.
Korku içinde yaşayan asla hür değildir.
-HORATİUS