in

KADIN

Civcivin yumurtadan çıkması misaliydi, kadının kendini keşfi. Yeniden doğuş, yeniden uyanış…

Artık şaşkın bakışlarla bakmıyordu etrafa, ürkek değildi göz bebekleri, kendinden emindi yüz çizgileri…

Yolun yarısından sonra ikinci kıvrımda tanıştı yeni hayatıyla. “Kadın” kimliği bir başka anlam kazandı nazarında, yüklemlerin üzerine basa basa.

Özneler kimin umrunda!

Oysa ki toz bulutunun arasına sıkışmış evveliyat hınzırca gülümsedi. Lakin tüm prangalarından kurtulmuş olan kadın argo tabirlere tenezzül etmezdi.

Laf! Laf! Laf!

Omuzlarımızı yekpare bir düşüşle sarmalayan tek şey bu değil miydi?

Bıyık altı gülüşler, serseri sevişmeler…

Adam sendecilik değil kalemimin dili, için için ağladığımız günler daha dün gibi.

Gök yüzü mavi, güneş sarımtrak, toprak ise bir avuç acı kahve kokar. Hassas teraziye yüz vuran yaşanmışlıklar ise bir avazda çığlık atar.

Bir zamanlar yumuş yumuştu ayakların, süt kokardı körpe dudakların. Masal kıvamındaydı bir kulağından giren, nefsine dokunurdu diğer kulağından çıkan.

Bir varmış, bir yokmuş…

İkinci yarıda dirilen gözlerin bedeninle şakalaşıyor, tüm yanılgılarına bir çimdik atıyor.

Var mısın, yok musun sorularına bulanan cümleler öznesi yıkık eylemlere dökülüyor.

Biz varız, var olacağız!

Kalbin büyüklüğünü delalet eden yumruk misali masaya üç kez vuracağız.

Şimdi aynaya bakın ve ayıba iştigal olan mevkinizi kaşıyın.

Yerin kulağı var.

Nazar bir anda çarpar.

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Formula 1 / Paddock #2 – Britanya GP Öncesi

YİTİK HARFLER