Hiç gitmeyecek gibi kalır yanı başımızdan çocukluğumuzdaki unuttuğumuz seher yeli.
İstemezsek gitmeyecekmişiz gibi o güne.
Bilmeyiz nedensiz hiç kopamayız.
Gitmesek de geçmiş o zifiri gizemiyle ve gerçekliklikleriyle, sırlı bilinmezliklerimizle.
Hep kaçsak da ordadır saman alevlerinde yanan ama düşlerimizde inadına bedenlerimizi titreten.
Vazgectiklerimiz, umudumuz , akmayan gözyaşlarımız, sevdiklerimiz.
Ve benim alabildiğine aşık olduğum umutlarım…
Ayaz yaz akşamlarında düşlere çay içer gibiydi bakışlarımız.
Yüreğimin kilitli rüzgarlarında savrulur durur.
Saçlarını hep baharla taradığım romanlardaki derin iz gibi kayıplarımız.
Tenin kokusu mumun aleviyle yasemin çiçeklerinin hasretindeki rüzgarlar da savrulur durur.
Bendeki sen de beni sarhoş eden.
Zaman umarsız, hep yalan.
Tüm bunların üstün de an be an eriyince umutlar.
Ve hiç değmez kazandıklarımız uğruna kaybettiklerimiz.
in Şiir
Çay İçer Gibi
