Saat sabahın beş buçuğu, adını bilmediğim bir sahilde yalnız başıma oturuyorum. Gün henüz ağarmadı. Acilen bir şeyler yazmam lazım. Çünkü içimdekileri ortalıklara dökmezsem iyice darmadağın olacağım. Derin bir nefes alıyorum. Henüz ağarmamış olan gün, içime dolup taşıyor. Huzuru hissediyorum. Saat 05.40. Acilen bir şeyler yazmam lazım ama beceremiyorum, içimi dökemiyorum kağıda iyi mi? Bu saatlerde çok sakin oluyormuş burası, oysa gündüzleri insan kaynıyor. İnsanların yoğun olduğu ortamları sevmediğimi fark ediyorum. Kalabalık ortamların beni ne kadar boğduğunu hissediyorum o an. Ve kendimi, kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibi tahayyül ediyorum. Ne de çok uzaklaşmışım insanlardan… Son 2 yıl ne kadar da değiştirmiş beni. Nitekim bulunduğum yer bunu da fark etmeme sebep oluyor. Rüzgar esiyor hafif hafif. Hep sevmişimdir zaten rüzgarı, bana ilham vermiştir her daim. Saat 06.00. acilen bir şeyler yazmam lazım, fakat ellerim kalem dahi tutamıyor. Zira kafamın içinde dönen kırk tilki yüzünden kağıda odaklanamıyorum.
Sait Faik’in bir sözü geliyor o an aklıma. ‘’Yazmasaydım, delirecektim.’’ Yaşadıklarımı düşünüyorum, en mutlu anılarım, yaşadığım çaresizlikler bilfiil gözlerimin önünden geçip gidiyor. Kendimi seyretmiş gibi olup hafif bir tebessüm ediyorum. Bu film şeridi mevzusunu hep sevmişimdir, insan düşünürken kendini ve anılarını seyrediyor gibi oluyor. Enteresan… Saat 06.10. Gökyüzü artık aydınlık, tıpkı kendi kendime kurduğum fakat en yakınımdakilerin bile bilmedikleri hayallerim gibi. Acilen bir şeyler yazmam lazım fakat beceremediğim için yırtıp atıyorum defterimdeki o sayfayı. Yazabilseydim ne değişik şeyler çıkardı oysa. Oturduğum sahilden bakabildiğim kadar uzağa bakıyorum, masmavi denizle göz göze geliyoruz. Derin bir nefes daha alıyorum. Aydınlanan gökyüzünü fark eden insanlar bir bir sahile gelmeye başlıyorlar. Gürültüleri kulak tırmaladığı için buradan gitme kararı alıyorum. Dizlerimdeki defteri çantama koyup, yürüyorum sahilde. Ta ki uçsuz bucaksız kumsalda bende bir kum tanesi kadar kalana dek. Saat 06.30. Acilen bir şeyler yazmam lazım fakat sahili çoktan terk etmiş olduğumu fark ediyorum. ‘’Neyse’’ diyorum içimden. ‘’Belki daha sonra yine aynı sahile yolum düşer de yazabilirim.’’
Sevgilerle
Zehra ÇELİK